9 Mart 2013 Cumartesi

Roman Uyarlaması 10 Film

Usta edebiyatçıların klasik haline gelmiş birçok romanı, zaman içinde beyazperdeye de uyarlandı. Ölmeden
önce okumanız gereken bu kitapların izlemeniz gereken filmlerini sizin için derliyor ve soruyoruz: Roman mı, roman uyarlaması filmler mi?
Sinemanın en çok beslendiği sanat hangisi diye sorsak, hiç kuşkusuz yanıtınız edebiyat olurdu. Klasiklerden, polisiyelere, fantastik romanlardan bilimkurguya sinema, edebiyattan faydalanmayı hiçbir zaman ihmal etmedi. Romanlar hayal dünyamıza bir kapı açtıysa, roman uyarlamaları o dünyayı gözlerimizin önüne serdi. Biz de zaman zaman romandan bile iyi uyarlama filmler izledik, zaman zaman da keşke roman olarak kalsaydı dediğimiz filmler. Beyazperdedeki roman uyarlamalarını yazsak roman olurdu! Biz de şimdilik sadece edebi klasiklere göz attık ve işte ortaya böyle bir liste çıktı! Roman mı, roman uyarlaması filmler mi diye sorduğumuza bakmayın. Edebiyatın da sinemanın da yeri ayrı elbette... 



Sense and Sensibility 
Jane Austen (1995)
 
Edebiyatta gerçekçi romantizm denince akla gelecek ilk yazarlardan biri Jane Austen. Birbirine zıt iki kız kardeş Elinor ve Marianne'i anlattığı klasikleşmiş romanı “Sense and Sensibility” de temelde şu soruyu soruyor: İnsan mantığını mı izlemeli, duygularını mı? Aklı başında ve sağduyulu Elinor ile uçarı ve deli dolu Marianne'i izlerken bakalım sizin yanıtınız ne olacak. Bu arada, Emma Thompson'ın romandan uyarlayarak yazdığı senaryonun Oscar ödülü kazandığını da belirtelim!
Of Mice and Men
John Steinbeck (1992)

Lennie ve George... Lennie iri yarı, cüssesi ve gücünden bihaber, yumuşak nesnelere karşı düşkünlüğü olan zekâsı geri bir adam... George da ufak tefek fakat kurnaz ve zeki, işini bilen biri… Steinbeck'in unutulmaz eserinde, Büyük Buhran yıllarında Kaliforniya'da iş kovalayan bu iki geçici çiftlik işçisi daha iyi bir geleceğin hayalini kuruyor. Fakat düşledikleri cennete her defasında bir adım uzaktalar. Romana büyük ölçüde bağlı kalan filmde John Malkovich’i Lennie rolünde izleyebilirsiniz. 
Wuthering Heights
Emily Brontë (1939)

Emily Brontë'nin "Wuthering Heights"ı, Catherine ve Heathcliffe'in yıllar içinde gel-gitlerle ıstırap halini alan imkânsız aşkını anlatıyor. Temelinde bir sınıf çatışmasının yaşandığı bu aşk, beraberinde sadece ihtiras, acı ve intikamı getiriyor. Brontë klasiğinin beyazperdede sayısız uyarlaması var. Bunlar arasında en kayda değeri ise 1939 yapımı olan başrolde Laurence Olivier ve Merle Oberon'ın yer aldığı versiyonu mutlaka izlenmeli…
Pride and Prejudice
Jane Austen (2005)

Gurur ve önyargı, gerçek aşkın karşısında durabilir mi? Bir Austen klasiği olan “Pride and Prejudice” işte bu mesele etrafında dönüyor. 19. yüzyıldaki keskin sınıfsal ayrımlar ve çatışmalar arasında yeşeren bir aşk ve son ana kadar bu aşka teslim olmayı reddeden iki insan… Tazeliğini ilelebet koruyacak, modern zamanlara da hitap eden bu hikâye, film ve mini sizi halinde birçok kez beyazperdeye de uyarlandı.
For Whom the Bell Tools
Ernest Hemingway (1943)Savaşın acımasız yönlerini anlatan en etkileyici savaş klasiklerinden biri olan bu Hemingway romanı, İspanya iç savaşı sırasında faşist Franco yönetimine karşı savaşan bir gerilla birliğin başından geçenleri konu alıyor. Savaşın anlamsızlığı, yıkıcı psikolojisi ve yarattığı travmaları, Amerikalı asker Robert Jordan'ın gözünden okuyoruz. 1943 yapımı sinema uyarlamasında iki efsane oyuncu Gary Cooper ve Ingrid Bergman başrolde yer alıyordu.
Great Expectations
Charles Dickens (1946)

Dickens'ın ölümsüz eseri, alt tabakaya mensup olduğu için türlü engellerle karşılaşan evlatlık Pip'i çocukluğundan yetişkinliğine kadar izliyor. Acımasız ve taş yürekli bir kadın olan Estella'ya duyduğu karşılıksız aşk, Pip'in gün be gün hırslanmasına, statü sahibi, kabul gören, itibarlı bir adam olmak için çabalamasına neden oluyor. Romanın en kayda değer uyarlaması 1946 yapımı. Ancak daha modern ve günümüze adapte edilmiş bir versiyon için Ethan Hawke ve Gwyneth Paltrow’un başrolde oynadığı 1998 yapımı da izlenmeye değer.  
Orlando
Virginia Woolf (1992)

Virginia Woof'un "Orlando"su, İngiliz yazınının en ilginç roman kahramanlarından biri...  Orlando hiç yaşlanmıyor, dört yüzyıllık İngiliz tarihine tanıklık ederken, kraliyet ve sosyetede bir serüvenden diğerine koşuyor. Bazen kadın, bazen erkek olarak çıkıyor karşımıza. Woolf'un İngiliz tarihinde yaşanan dönüşümleri incelikli bir mizahi ton ve göndermelerle aktardığı romanı beyazperdeye kadın bir yönetmenin taşıması da çok isabetli oldu. Sally Potter'ın yönettiği 1992 yapımı filmde Orlando rolünde Tilda Swinton her zamanki gibi harikalar yaratıyor.
Lolita 
Vladimir Nabokov (1962)

Literatüre "Lolita" sözcüğünü kazandıran Vladimir Nabokov'un çok tartışmalı romanı "Lolita", tabu bir konuyu ele alıyordu: Olgun bir erkek ve 12 yaşındaki üvey kızıyla yaşadığı cinsel beraberlik... Çocuk yaşta sayılabilecek bir kızın baştan çıkarılışını anlatarak tehlikeli sularda yüzen bu romanı usta yönetmen Kubrick 1962'de beyaz perdeye başarıyla taşıdı. Romanın bir de 1997 versiyonu yapımı da mutlaka izlenmeli… 
Nineteen Eighty Four
George Orwell (1984)
George Orwell'in yazdığı gelmiş geçmiş en büyük distopik öykülerden biri olan 1984, Oceania adında oligarşik bir diktatör rejimi anlatıyordu. "Büyük birader"in, toplumu oluşturan bütün bireyleri teker teker izlediği, bireysel özgürlüklere yer olmayan karanlık ve umutsuz bir dünyayı anlatan romanın 1984'te çekilen film versiyonu bu distopik cehennemi başarıyla resmediyordu.
Les Miserables
Victor Hugo (1999)
Victor Hugo'nun ölümsüz klasiği Sefiller, 17 yıllık bir zaman dilimi içerisinde karakterlerinin yaşamlarını ve birbirleriyle ilişkilerini izlerken 19. yüzyıl Fransa öğrenci hareketleri, politika, ahlak felsefesi, anti monarşizm ve adalet gibi birçok kavrama da dokunan sayısız kez hem tiyatro hem de beyazperdeye uyarlanmış bir roman... 1999 yapımı versiyonu romanın ana eksenindeki hikâyeye sadık kalırken Liam Neeson, Geoffrey Rush ve Uma Thurman gibi oyuncuları buluşturmuştu.

                                        Kaynak:http://www.digiturk.com.tr/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder